Başlıklar
ToggleNur Sürer, 21 Haziran 1954 tarihinde Bursa’da dünyaya geldi. Babası Ahmet Sürer ve annesi Rabia Sürer, Balkanlar ve Kafkas kökenlerine sahip olan bir ailenin fertleriydi. Anne tarafından Arnavut, baba tarafından ise Dağıstan kökenli olan Nur Sürer, ailesinin köklerinden gururla bahseder. Ailesi, Türkiye’nin çeşitli kültürel zenginliklerini bir arada bulunduran bir yapıya sahipti ve bu çeşitlilik Nur Sürer’in hayatında önemli bir yer tutmuştur. Ayrıca dedesi Priştine doğumlu olup, anneannesi Arnavut göçmenidir. Sürer, bu köklü geçmişin verdiği kültürel zenginlikleri sanat yaşamına taşımayı başarmıştır.
Ailenin sanatla olan ilgisi olmasa da Sürer, küçük yaşlardan itibaren tiyatro ve sinemaya merak duymuştur. Bu merak, onun ileride Türkiye’nin en başarılı oyuncularından biri olmasında önemli bir etken olmuştur. Bursa’nın sosyal ve kültürel yapısı da onun sanat kariyerine yön veren unsurlardan biri olmuştur. Erken yaşlardan itibaren içinde bulunduğu çevre, onun tiyatroya olan ilgisini artırmış ve sanat alanında kariyer yapma arzusunu pekiştirmiştir.
Nur Sürer’in çocukluk dönemi, Bursa’nın tarihi dokusu içinde şekillendi. Eğitim hayatına da burada başlayan Sürer, Bursa Anadolu Kız Lisesi’nden mezun oldu. Lise yıllarında tiyatroya olan ilgisi belirgin hale gelmiş ve okulun tiyatro etkinliklerine katılarak sahneyle tanışmıştır. Bu süreçte kazandığı özgüven, onun kariyerindeki ilk adımlarını atmasına yardımcı olmuştur. Lise eğitimini tamamladıktan sonra, oyunculuk kariyerine yönelme kararı aldı ve bu alandaki eğitimini tamamlamak üzere çeşitli çalışmalar yürüttü.
Kariyerinin Başlangıcı ve İlk Başarılar
Nur Sürer’in profesyonel kariyeri, 1979 yılında Erden Kıral’ın yönettiği “Bereketli Topraklar Üzerinde” filmiyle sinema dünyasına adım atmasıyla başladı. Bu film, onun yeteneğinin sinema dünyasında fark edilmesini sağladı. Filmde canlandırdığı “Fatma” karakteri, Sürer’in oyunculuk kariyerinde önemli bir dönüm noktası oldu. Film, toplumsal gerçeklikleri ve işçi sınıfının zorluklarını işleyen güçlü bir yapım olarak Türk sinemasında önemli bir yer edinmiştir. Sürer, bu filmdeki performansıyla dikkatleri üzerine çekmiş ve sinema dünyasında tanınan bir isim haline gelmiştir.
1980’li yıllar, Nur Sürer’in kariyerinin hızla yükseldiği bir dönem oldu. 1980 yapımı “Bir Günün Hikayesi” filmiyle Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü kazandı. Bu başarı, onun sinema kariyerinde daha da ileriye gitmesine olanak sağladı. 1984 yılında uluslararası alanda da tanınan bir oyuncu haline gelen Sürer, “Ayna” filmiyle ilk uluslararası çalışmasını gerçekleştirdi. Bu dönemde aldığı ödüller ve kazandığı başarılar, onun sinema dünyasında sağlam bir yer edinmesine katkı sağladı.
Sürer, 1989 yılında oynadığı “Uçurtmayı Vurmasınlar” filmindeki performansıyla bir kez daha Altın Portakal ödülüne layık görüldü. Film, Türkiye sinemasında toplumsal olaylara ışık tutan yapımlardan biri olarak kabul edilirken, Sürer’in performansı da eleştirmenler tarafından büyük övgü aldı. 1990’lı yıllarda sinema kariyerine hızla devam eden Sürer, “Umuda Yolculuk” filmiyle büyük beğeni topladı. Bu film, 1991 yılında “En İyi Yabancı Film” dalında Oskar ödülü kazanarak uluslararası alanda büyük bir başarı elde etti.
Uluslararası Başarılar ve Sinema Kariyerindeki Zirve
Nur Sürer, sadece Türkiye’de değil, uluslararası arenada da adından söz ettiren bir oyuncu oldu. 1990 yılında rol aldığı “Umuda Yolculuk” filmi, onun uluslararası alanda tanınmasına vesile oldu. Film, İsviçre ve Türkiye ortak yapımı olarak çekilmiş ve mülteci sorunlarına odaklanmıştır. Sürer, bu filmde canlandırdığı Meryem karakteriyle uluslararası izleyicilerin de takdirini kazandı. Film, 1991 yılında En İyi Yabancı Film dalında Oskar ödülüne layık görülerek, Türk sinemasının dünya çapında tanınmasına katkıda bulundu. Bu başarı, Nur Sürer’in oyunculuk kariyerinde uluslararası bir ivme kazandırdı.
Yıl | Yapım | Rol |
---|---|---|
1979 | Bereketli Topraklar Üzerinde | Fatma |
1980 | Bir Günün Hikayesi | Zeynep |
1981 | Aşka Dönüş | |
1983 | Derman | Bahar |
1984 | Ayna | Zelihan |
1984 | Fidan | Fidan |
1985 | Dul Bir Kadın | Ayla |
1985 | Yılanların Öcü | Haçça |
1986 | Ses | Serpil |
1986 | Son Urfalı | Gülay |
1987 | Karınca Katarı | Gülsüm |
1987 | Ateşböceği | Duygu |
1988 | Dönüş | Zerbo |
1989 | Sadık Dost | |
1989 | Uçurtmayı Vurmasınlar | İnci |
1990 | Kiraz Çiçek Açıyor | Kiraz |
1990 | Umuda Yolculuk | Meryem |
1991 | Suyun Öte Yanı | |
1991 | Uzlaşma | |
1992 | Denize Hançer Düştü | |
1993 | Korkunun Karanlık Gölgesi | |
1994 | İz | |
1998 | Yara | |
2000 | Karanlığın Gölgesinde Korkular | |
2001 | Sarı Günler | |
2002 | Sır Çocukları | Münevver |
2002 | Abdülhamid Düşerken | İzzet Hanım |
2010 | Kaledeki Yalnızlık | Makbule |
2016 | Seviyorum Ama Arkadaşça | |
2020 | Nasipse Olur | Neriman Hancıoğlu |
2021 | Sen Ben Lenin | Gül Ana |
2021 | Zuhal | Nebahat |
2024 | Cadı | Emine |
2024 | O Da Bir Şey Mi? | Gülistan |
2024 | Mukadderat | Sultan |
1990’lı yıllarda Sürer, uluslararası projelerde de yer almaya devam etti. “Dunkle Schatten der Angst” (Korkunun Karanlık Gölgesi) ve “Yara” gibi yapımlarla hem Avrupa’da hem de Türkiye’de sinema dünyasında önemli bir yer edindi. Bu dönemde oynadığı karakterler, genellikle toplumsal sorunlara değinen derinlikli rollerdir. Sürer, her rolünde farklı bir kimlik kazanarak, izleyiciye güçlü bir oyunculuk performansı sunmuştur. Bu uluslararası projeler, onun sinema dünyasındaki çok yönlülüğünü ve başarısını pekiştirmiştir.
Dizi ve Tiyatro Kariyeri
Nur Sürer’in kariyeri sadece sinema ile sınırlı kalmamış, televizyon dizileri ve tiyatro sahnelerinde de önemli projelerde yer almıştır. 2000’li yılların başında, Türk televizyon dizilerinde canlandırdığı karakterlerle geniş bir izleyici kitlesi kazanmıştır. 2005-2007 yılları arasında “Ihlamurlar Altında” dizisinde Müjgan karakterini canlandırmış ve bu rolüyle büyük beğeni toplamıştır. 2007-2009 yılları arasında ise Kanal D’de yayımlanan “Asi” dizisinde canlandırdığı Neriman Kozcuoğlu karakteri, Türk televizyon izleyicisinin hafızasında derin izler bırakmıştır.
İşte Nur Sürer’in oynadığı tüm diziler listesi;
- Bay Alkolü Takdimimdir (1981) – Gül
- Yalancı Şafak (1990)
- Son Söz Sevginin (1993) – Sevgi
- İlişkiler (1997) – Aysu
- Köçek (2000) – Naciye (Televizyon filmi)
- Havada Bulut (2002) – Marika
- Kurşun Yarası (2003)
- Bir Aşk Hikayesi (2004) (Televizyon filmi)
- Gülizar (2004)
- Ihlamurlar Altında (2005-2007) – Müjgan
- Kabuslar Evi: Seni Beklerken (2006) – Sevgi
- Asi (2007-2009) – Neriman Kozcuoğlu
- Kasaba (2009) – Seher
- Her Şeye Rağmen (2011) – Nigar
- Lale Devri (2011-2013)
- Sultan (2012) – Ayşe
- Tatar Ramazan (2012) – Sabiha
- Bana Artık Hicran De (2014)
- Kayıtdışı (2017) – Melek
- Bir Litre Gözyaşı (2018-2019) – Güzin
- Çukur (2019-2020) – Fadik Kurtuluş
- Camdaki Kız (2021-2023) – Feride İpekoğlu
- Aile (2023-2024) – Hülya Soykan
Sürer, dizi projeleriyle geniş kitlelere ulaşmanın yanı sıra tiyatro sahnelerinde de başarılı performanslar sergilemiştir. Tiyatroda oynadığı rollerdeki başarısı, onun çok yönlü bir oyuncu olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. Tiyatrodaki performansları, izleyicilere sahnede de ne denli güçlü bir oyuncu olduğunu göstermiştir. Sürer’in tiyatroya olan sevgisi, sinema ve televizyon projelerine olan tutkusuyla birleştiğinde, onu Türkiye’nin en saygın sanatçılarından biri haline getirmiştir.
Kişisel Hayat ve Politik Durumu
Nur Sürer, hayatı boyunca politik duruşunu açıkça sergileyen ve kadın hakları savunuculuğu yapan bir sanatçı olmuştur. İlk evliliğini 1981 yılında ünlü aktör Bülent Kayabaş ile yapan Sürer, bu evlilikten Ümit Kayabaş adında bir oğlu olmuştur. Ancak bu evlilik 1994 yılında sona ermiştir. Aynı yıl, 16 Haziran Hareketi adlı sol örgütün lideri olduğu gerekçesiyle müebbet hapis cezasına çarptırılan Sarp Kuray ile evlenmiştir. Bu evlilik, Sürer’in politik duruşunu daha da belirgin hale getirmiştir.
Kadın hakları ve özgürlük mücadelesiyle yakından ilgilenen Sürer, 2007 yılında İstanbul’da düzenlenen 1 Mayıs kutlamalarına katılmış ve burada polis tarafından gözaltına alınmıştır. Ancak bir gün sonra serbest bırakılan sanatçı, bu olayla birlikte politik duruşunu daha da net bir şekilde ifade etmiştir. Sürer, sanatın toplum üzerindeki etkisine inanan ve sanat yoluyla toplumsal sorunlara dikkat çeken bir sanatçıdır.
Son Yıllardaki Başarılar ve Onur Ödülleri
Yıl | Ödül Töreni | Kategori | Proje |
---|---|---|---|
1982 | 19. Altın Portakal Film Festivali | En İyi Kadın Oyuncu | Bir Günün Hikayesi |
1989 | 26. Altın Portakal Film Festivali | En İyi Kadın Oyuncu | Uçurtmayı Vurmasınlar |
2002 | 14. Ankara Uluslararası Film Festivali | En İyi Kadın Oyuncu | Sır Çocukları |
2010 | 47. Altın Portakal Film Festivali | Yaşam Boyu Onur Ödülü | |
2020 | 27. Adana Altın Koza Film Festivali | Yaşam Boyu Onur Ödülü | |
2020 | 53. Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) Ödülleri | SİYAD Onur Ödülü | |
2024 | 25. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri | Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu | Cici |
Nur Sürer, kariyerinin son yıllarında da büyük başarılara imza atmaya devam etmiştir. 2010 yılında Altın Portakal Film Festivali’nde Yaşam Boyu Onur Ödülü’ne layık görülen Sürer, bu ödülle birlikte sinema kariyerindeki başarılarını taçlandırmıştır. 2020 yılında Adana Altın Koza Film Festivali’nde bir kez daha Yaşam Boyu Onur Ödülü kazanmış ve Türk sinemasındaki yerini sağlamlaştırmıştır.
Sürer, aynı zamanda 53. Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) tarafından da onurlandırılmış ve “SİYAD Onur Ödülü”nü kazanmıştır. Bu ödüller, onun uzun ve başarılı kariyerine verilen değerli birer simge olarak görülmektedir. Ayrıca 2024 yılında 25. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri’nde “Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu” ödülüne layık görülerek, oyunculuk yeteneğinin her zaman takdir edildiğini bir kez daha göstermiştir.
Nur Sürer, Türk sinemasının ve tiyatrosunun en saygın isimlerinden biri olarak, kariyerini sanatla, politik duruşla ve toplumsal sorumlulukla harmanlamış bir sanatçıdır. Hem sinema hem de dizi projelerinde gösterdiği başarı, uluslararası projelerdeki katkıları ve toplumsal sorunlara olan duyarlılığı, onun sanat dünyasında özel bir yere sahip olmasını sağlamıştır.
Sanatı sadece bir meslek olarak görmeyip toplumsal bir görev olarak kabul eden Sürer, genç sanatçılara da ilham vermeye devam etmektedir. Türkiye sinemasına kazandırdığı değerli yapımlar ve gösterdiği üstün performanslarla, Nur Sürer’in adı Türk sanat tarihinde her zaman hatırlanacak ve takdirle anılacaktır.